Hayatındaki her şeyin olmaması gerektiği gibi oluşunun haklı garipliği ile yüzleşti adam aniden. Sokak lambalarının koyu sarı aydınlattığı karanlık sokakta yüzünü göremediği tek tük insanların yanından geçerek, bozuk kaldırımda attığı dengesiz adımlarla yürüyor; ardında bıraktığı evinin dış cephesinin kalıbının zihninde farkında olmadan canlanan görüntüsü eşliğinde elindeki sigarasını içerek ilerlemeye devam ediyordu. Güvensiz adımları, bıkkın ve yorgun bakışları, taranmamış yağlı saçları ve tedirgin bedeniyle beraber mahallesindeki son evleri de geçti ve birkaç dakika sonra kendini bir anda kalabalığın içinde buldu.
Bir an insanlar üzerine üzerine geliyor sandı. Yaralı olduğunu belli etmemeye çalışan bir askerin hissettiklerini hissettiğini sandı sonra da bu saçmalıktan kendini sorumlu tuttu yine kendisine kızdı. Önce bir bukelemun olmayı istedi sonra hemen vazgeçti ve görünmez olmayı seçti. Bütün bu zihninde dönen kurmacaların ardından saçları kendisine göre tuhaf kesimli küpeli ve çene sakallı bir gençin kendisine doğrultuğu nefret acıma ve aşağılama dolu bakışla yüzleşti ve bütün bu kurmacalardan birden ayıldı o an.
Nereye gittiğini bilmediğini farkedince de durdu. Açtı ve bir an duraksayıp düşündüğünde ilk bunu farketti ama önemsemedi. Kapşonlu ceketinden bir sigara daha çıkardı yaktı.
***
Sahilde gözüne kestirdiği banka otururken içinde evden çıkarken hissettiği garipliği hissedeceğini aynı duygu yoğunluğuna erişip kendi içine göz atacağını ummuştu fakat hayatındaki hiçbir şeyin tahminleri doğrultusunda gelişmediğini bu sefer gözardı etmemişti; bu seferki ufak ve önem atfedilmemiş bir umuttu. Bu yüzden pek de durumundan rahatsız olmadı; sahili incelemeye devam etti. Etrafındaki insanları yok farz etmeye, bir an olsun zihninden çıkarıp saniyelik olsun onların önemini unutmaya çalıştı fakat bunu da başaramadı.
Denize bakarken biraz önceki yürüyüşünün bakışları ve yüz ifadesi birleşimiyle beraber dışarıdan ne kadar tuhaf gözüktüğünü tahmin etti ve bundan küçük bir rahatsızlık duydu.