Ömrümden giden sıradan bir gün gibi geçip gitti bu gün de. Gerçek acılardan , unuttuğum tozlanmış eski dertlerimin tazelendiği o ürkünç anlardan uzak, hayatın ne kadar saçma ve boş; bir o kadar da acımasız ve kötü olduğunu tekrar bilmem kaçıncı kez idrak etmekten uzak, sakin sıradan öylesine bir gün..
Kahvaltıdan sonra her zamanki gibi midem yandı ve ben de her zamanki gibi buna aldırış etmeden birkaç sigara içtim. Belki birkaç dakika insanlardan ne kadar uzakta olduğumu düşündüm bunun ardından, bilemiyorum. Belki karanlık geleceğimi belki simsiyah geçmişimi de düşündüm ardından. Ardarda giden birbirine bağlı tren vagonları gibi bu. Beni üzen aldatan insanların ben bunları düşünürken ne yaptıklarını merak ettim belki..
Yine çaresizce bir çıkış yolu aradım ve yine sessizce düşünüp bulamadım ve bir sigara da buna yaktım, kim bilir. Pencereye çıkıp mavi gökyüzünü turlayan özgür beyaz bulutçuklara göz gezdirirken hayatta olduğumu farkedip önceki günler gibi yine birşeyler başarabileceğime inandırdım tekrar kendimi belki. İçimden "Bir silkinsem kendime gelebilir, herşeyi düzeltebilirim. Ben neler atlattım kendi içimde. Bütün bunlar gibi içimde dönüp duran kaç kederli hissi boğdum da ölmedim. Bunları da atlatırım." diye yineledim mi hatırlayamıyorum ama eğer içimden bu cümleler geçmişse kesinlikle yüzümde aptal gereksiz ve acınası bir gülümseme doğmuştur o an, buna eminim.
Sonra... Sonra ne mi yaptım. Bütün bunlardan birkaç saat sonra bunlar hiç zihnimden geçmemiş gibi davrandım. Bunları hayatının hiçbir döneminde zihninden geçirmemiş ve geçirme potansiyeli bulunmayan sıradan basit mutlu düz insanlar gibi davrandım kendime.Televizyon açtım izledim. Aklımı geçmişimde ya da geleceğimde; hayallerde ya da anılarda gezindirmek yerine bir bulmacanın boş kutucuklarında gezindirdim bir süre. Müzik dinledim ve ritim tuttum kaygısızca. Mutsuzluğumu unutup. Acılarımı sanki her gün tekrardan hatırlatmıyormuş gibi kendime.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder