Bu kafiyeyi sana uygun bir zamanda söylemek için yazdım.
Her şey bittiğinde
Bıçağın kopartıp attığı bir parçam gibi
İçimi kanata kanata kayboldun..
Bütün şarkılar bizi anlattı..
ve bugüne kadar yazılmış tüm içten dizeler,
Tüm göz dolduran cümleler,
Bir melodi eşliğinde,
Kulaklarımdan ruhuma işledi..
Tüm ayrılık şiirleri bize yazılmıştı..
Kalemin siprivri ucu gibi bir bir kaderime battılar..
Ve tüm yalnızlık şiirleri,
Tüm özlemli kafiyeler beni bana anlattı..
Bu kafiyeyi kendime tek başıma ne kadar çok çabaladığımı hatırlatmak için yazdım.
Bütün bir hikaye kitabı elimde kalan,
Bir daha anlatılmayı bile hak etmeyen bir dinlemeyişti bu..
Her şey bittiğinde,
Aklımda soru işareti olarak kalan şey,
Tek bir şey,
''Yanlış neredeydi ?''..
Kaldırımlar ayağımın altından akıp giderken,
Gece gündüze çıkmazdı ve akrep yelkovan sözleşirdi sen aklıma gelince..
ve dişimde tek bir cümle döndü hep,
''Yanlış neredeydi?''..
Sana yalan söylemeyeceğim bu sefer,
''Şişeler neden bu kadar küçük ?'' ve,
''Sigaralar neden bu kadar çabuk bitiyor ?','
diye de sorardım kendime..
Sormam gereken asıl soruyu farkettim sonra,
Tozlanmış şişeler ve içlerindeki mayhoş kokulu bu boşluk,
Senin boşluğun muydu ?,
Yoksa,
Benim mi ?..
Bu kafiyeyi hayatımdaki her şeyin çok zor oluşuna yazdım..
Sonra soruyu tekrar sordum,
''Yanlış neredeydi?''..
Sen de mi ?..
Ben de mi ?..
Boşluğun içinde, boş karanlıkta tekrar sordum kendime soruları,
ve tüm şarkıları tekrar dinledim..
Sözleri anlamlı tüm şarkıları ve tüm şiirleri,
Zamanın hızına dayanamayıp artık aynı anlamlara çıkmayan her şeyi
tekrar geri sarıp oynattım yine..
Anladım..
Belki de sorun ne sendeydi ?,
Ne de bende..
Ne de bu unutulmaya terkedilmiş hikayemizde..
Her şeyin önemi azalmaya başlar,
Bunu sen de benim kadar iyi bilirsin..
Bu içimizdeki bitmek tükenmek bilmez,
Boşluktan bahsediyorum;
Geceleri rüyalarımızda bize fısıldayan,
Boş caddede ışıkların altında gezerken yüzümüzü okşayan,
Hiç bir yeri doldurmayan,
ve hiçbir şeye boş yer bırakmayan,
şu koca boşluktan bahsediyorum..
Bu kafiyeyi ruhuma kazınmış boşluk hissini kendime hatırlatmak için yazdım..
Sana o sorunun cevabını vereceğim,
''Yanlış neredeydi?' biliyor musun..
Sende değildi..
Bende de..
Her şey önemini yitirdi işte..
Birbirimizi tanımadan önce olduğu gibi,
Hayatımız koca bir saçmalığa dönüştü,
ve ruhumuzun şuan bize hissettirmediği eski acılarımız tekrar geldi..
ve gerçek bu..
''Yanlış boşlukta''
Yanlış
bu şiirin bu kadar kurulmuş cümlelerle bile içimden en küçük bir şeyi bile anlatamayışında
Bu kafiyeyi kendime başından beri ne kadar çaresiz olduğumu hatırlatmak için yazdım.
ve artık şunu biliyorum ki,
Ne kadar çabalarsan çabala nafile..
Düşmem gerekiyordu..
Her şeyi unutabilmek için,
ve her şeyin önemini yitirmesi için,
Önemimi yitirmem gerekiyordu..
Sonsuz bir düşüşü durdurmaya çalışmanın her şeyi daha zora sokmaktan başka bir faydası yok
Bu kafiyeyi hayatımda hiçbir zaman yüksekte olmadığımı kendime hatırlatmak için yazdım..
Sana hiçbir zaman yalan söylemedim bitanem..
ve seni en temiz duygularımla sevdim,
hala da seviyorum..
ama düşüyorum..
ve bu son kafiyeyi benim için döktüğün göz yaşını ikimize hatırlatmak için yazdım..
Senden defalarca özür dilesem de nafile.
Toprağın olmak varken mezarın oldum
Yağmurun olmak varken göz yaşında bir damla oldum
ve çiçeğin olmak varken diken oldum yüreğine yaralar açtım
Yanlış neredeydi biliyor musun ?
Yanlış boşlukta..
08-12-2013
satırları, kaleme alanı tarafından artık anlamsız bulunan bir müsvedde defterin, temize çekilip atıl halde bırakılmış nüshası..
8 Aralık 2013 Pazar
27 Kasım 2013 Çarşamba
Hatırlar mısın ?
Hatırlar mısın bilmem..
Ama ben herşeyi dün gibi hatırlıyorum
17 ay öncede kaldı yaşanılan herşey..
ve 14 aydır bu çileyi çekiyorum
Günleri saymayı bırakalı çok oldu..
Haftalar çoğaldı ve parmaklarım yetmedi saymaya
Yatağımın bir ucundaki duvar dolunca
Bıraktım geceleri çizik atmayı..
***
Burayı hatırlamazsın
Bilmezsin de
Burası seni ilk aradığım ilk sesini duyduğum yerdi..
Birkaç rüyamda seni burada gördüm hatta
Tanıştığımızdan 3-4 gün sonraydı.
ve beni aramıştın..
Bilmezsin de
Burası seni ilk aradığım ilk sesini duyduğum yerdi..
Birkaç rüyamda seni burada gördüm hatta
Tanıştığımızdan 3-4 gün sonraydı.
ve beni aramıştın..
Otobüsteydim ve sesini tertemiz duymak istiyordum..
Burada indim..
Kapatsam sana ayıp olurdu
Açsam ise sesinin tınısını hissedemezdim..
Burayı belki şuradan hatırlarsın
Şu meşhur diziden
Kuzeyin Cemreye kavuştuğu sahne burada çekildi..
Seninle konuştuktan çok çok sonra çekildi bu sahne tabi
Bir sene sonra falan..
Seni ikinci kez aradığım yer şurasıydı
Geceydi.. Hatırlarsın..
O ilk arayışımdan birkaç saat sonra..
Yanında ailen vardı galiba..
Hatırlayamıyorum..
Tatilde miydin yoksa ailenle miydin hatırlamıyorum..
Bak buna güleceksin..
Konuşacak laf bulamayınca
''Yıldızlar da çok güzel değil mi ? ''
Demiştim..
Senle konuşurken o denizin kenarında dolaşıyordum.. Arkadaşlarımdan uzaktaydım..
Hatta birisi denize düşüceksin lan önüne bak demişti bağırarak..
Sana '' yıldızlar da çok güzel değil mi ?'' dedikten sonra utanmıştım..
Saçmaydı.. Çocukçaydı..
Aynı yıldızlara baksak da
Farklı gözlerle bakıyorduk..
Gördüğümüz yıldızlar aynı değildi..
İkimiz de aynı güzelliği görebilseydik..
Yanyana olurduk..
Bu yüzden saçmaydı..
Evet.. Hava güzeldi..
Deniz ışıl ışıldı..
Rüzgar esiyordu hatırlıyorum..
Tatlı soğuğu olan ince bir rüzgar vardı..
O yağmurlu günlerden hiç eser yoktu o gün
Sonra
Sen gelmedin..
Ben de çaresizdim..
Seni de
Kendimi de orada bırakıp evime gittim..
Burada indim..
Kapatsam sana ayıp olurdu
Açsam ise sesinin tınısını hissedemezdim..
Burayı belki şuradan hatırlarsın
Şu meşhur diziden
Kuzeyin Cemreye kavuştuğu sahne burada çekildi..
Seninle konuştuktan çok çok sonra çekildi bu sahne tabi
Bir sene sonra falan..
Seni ikinci kez aradığım yer şurasıydı
Geceydi.. Hatırlarsın..
O ilk arayışımdan birkaç saat sonra..
Yanında ailen vardı galiba..
Hatırlayamıyorum..
Tatilde miydin yoksa ailenle miydin hatırlamıyorum..
Bak buna güleceksin..
Konuşacak laf bulamayınca
''Yıldızlar da çok güzel değil mi ? ''
Demiştim..
Senle konuşurken o denizin kenarında dolaşıyordum.. Arkadaşlarımdan uzaktaydım..
Hatta birisi denize düşüceksin lan önüne bak demişti bağırarak..
Sana '' yıldızlar da çok güzel değil mi ?'' dedikten sonra utanmıştım..
Saçmaydı.. Çocukçaydı..
Aynı yıldızlara baksak da
Farklı gözlerle bakıyorduk..
Gördüğümüz yıldızlar aynı değildi..
İkimiz de aynı güzelliği görebilseydik..
Yanyana olurduk..
Bu yüzden saçmaydı..
***
Aylar sonra senin yanına geldim..
Yanına geldiğimi sandım..
Sana söylemiştim evet..
Karşıyakadaydım..
Tanımadığımm bir evde
Daha önce hiç gelmediğim bir şehirin bilmediğim bi semtinde
Tek başıma seni arıyordum
O gün senin haberini aldığımda
Yani hayatında başkası olduğunu öğrendiğimde
Şurada yürümüştüm..
Ne yapacağımı şaşırmıştım..
Sana sözvermiştim sonuçta yine seni ne olursa olsun
Gidip İskelede bekleyecektim..
Ama erken çıktım..
Dışarda oturmak için ve yürüyüş yapmak düşünmek ve anlamak için..
Acı çekmek için çıktım dışarı..
Lunaparkın orada bindiğim otobüsten sahili görünce düğmeye basıp rastgele bir durakta inmiştim..
Şurasıydı tam
Orada gördüğün banklardan birine oturdum..
Bir sigara yaktım..
O gün yağmur yoktu..
Hava açıktı.. İnsanlar dışarı çıkmışlardı dolaşıyorlardı..
Oysa birkaç gün önce yağmur yağmıştı
O gün seni iskelede beklerken sırılsıklam olmuştum..
Ama iyi hatırlıyorum o gün hava çok güzeldi..
Artık gelmeyeceğinden emindim..
Çekirdek aldım vapura binmeden..
ve dışarda bir yere oturdum..
Ne hissettiğimi bile bilmiyordum..
Fotograflarınızı yazdıklarını görmüştüm..
Ne hissettiğimi hatırlamıyorum gerçekten..
Ama o gün güzel bir gündü..
Yanına geldiğimi sandım..
Sana söylemiştim evet..
Karşıyakadaydım..
Tanımadığımm bir evde
Daha önce hiç gelmediğim bir şehirin bilmediğim bi semtinde
Tek başıma seni arıyordum
O gün senin haberini aldığımda
Yani hayatında başkası olduğunu öğrendiğimde
Şurada yürümüştüm..
Ne yapacağımı şaşırmıştım..
Sana sözvermiştim sonuçta yine seni ne olursa olsun
Gidip İskelede bekleyecektim..
Ama erken çıktım..
Dışarda oturmak için ve yürüyüş yapmak düşünmek ve anlamak için..
Acı çekmek için çıktım dışarı..
Lunaparkın orada bindiğim otobüsten sahili görünce düğmeye basıp rastgele bir durakta inmiştim..
Şurasıydı tam
Orada gördüğün banklardan birine oturdum..
Bir sigara yaktım..
O gün yağmur yoktu..
Hava açıktı.. İnsanlar dışarı çıkmışlardı dolaşıyorlardı..
Oysa birkaç gün önce yağmur yağmıştı
O gün seni iskelede beklerken sırılsıklam olmuştum..
Ama iyi hatırlıyorum o gün hava çok güzeldi..
Artık gelmeyeceğinden emindim..
Çekirdek aldım vapura binmeden..
ve dışarda bir yere oturdum..
Ne hissettiğimi bile bilmiyordum..
Fotograflarınızı yazdıklarını görmüştüm..
Ne hissettiğimi hatırlamıyorum gerçekten..
Ama o gün güzel bir gündü..
Evet.. Hava güzeldi..
Deniz ışıl ışıldı..
Rüzgar esiyordu hatırlıyorum..
Tatlı soğuğu olan ince bir rüzgar vardı..
O yağmurlu günlerden hiç eser yoktu o gün
Sonra
Sen gelmedin..
Ben de çaresizdim..
Seni de
Kendimi de orada bırakıp evime gittim..
19 Kasım 2013 Salı
Seni Herkese Anlatacağım
Seni herkese anlatacağım..
Tıpkı ilerde evleneceğim kadına
ve doğmamış çocuğuma anlatacağım gibi seni herkese anlatacağım..
Bu hikayeyi unutmuş olabilirsin.. Aklına gelmiyor olabilirim.. Tıpkı aklıma geldiğinde artık içimin titremeyişi gibi artık ben de içinde hiçbir anlama gelmiyor olabilirim.. Benim içimde bir yerlerde kalışını , bir yerlere koyup hiç ellemeyip zamanın tozlarına boca ettiğim gibi sen de benim üstüme birşeyler örtüp beni orada öylece saklamış ve artık buna alışmış olabilirsin.. Bu alışmışlık çok kısa bir sürede de gerçekleşmiş olabilir.. Eskiyi yeniyle unutmak da kolaydır sana göre; eskiyi, yeni bir eskiyle de.. Sen de bazı şeyler kolaydır bilirim.. Unutmak da susmak da ..sevmek de kolaydır silmek de.. Unutmak da ve sevilmek de.. ve yine unutmak da kolaydır..
Bilirim..
Ama ben seni böyle anlatmayacağım..
Bazen sitem ediyorum bazen yalvarıyorum sana elbette senin haberin olmuyor..
Bazen tüm yollarım sana çıkıyor habersiz
Bazen ise tüm yollarımı sana çok uzak çiziyorum..
Tek başına sevmek bu kadar acınası ve saçma işte..
Ben seni geçmişte seveceğim hep..
Akrebin ve yelkovanın geriye doğru aktığı, zamanın zembereğinin bozulup, bundan 16 ay öncesine vardığı bir mucizede, tıpkı ikimizin tekrar tanışacağı ve tekrar bir ay birbirini seveceği gerçeği gibi.. seni tarihteki o kopup uçmuş eski sayfalarda, eski günlerde seveceğim sürekli. Geçmişi değiştiremezsin.. Okuyup geçtiğin her sayfa okunmuş olarak kalır geri alamazsın.. Bildiğini unutursun belki ama bu öğrendiğin gerçeğini asla değiştirmez bilirsin..
Bilirim..
22 Ekim 2013 Salı
''O''na Yazılmış Eski Satırlar
uyuşuk bi şekilde gözlerimi açıyorum.. yıllardır hayat denen eskimiş teybimde tekrar tekrar çalan aynı kasedi dinlemenin verdiği bıkkınlıkla.. karanlıktayım yine.. ellerimle etrafımı saran duvarları yokluyorum.. bugun biraz daha üstüme gelmiş duvarları yokluyorum.. gökyüzüne bakarak gündüzü geceyi farkedebiliyorum çünkü kendimi bildim bilelibu kuyunun içindeyim.. dış dünyayı ilk zamanlar çok merak ederdim.. orda nasıl bir hayat var derdim kendikendime hayaller kurardım.. gökyüzünden gördüğüm kadarıyla apaydınlık bi yerdi.. bazen dış dünyadaneğlenen koşan mutlu insanların sevinç çığlıklarını duyar onlara seslenirdim ama kimse gelip kurtarmaya çalışmadı.. gelip bakmadı bile.. ben de vazgeçtim.. zamanla alıştım.. karanlıkta mutlu olmaya çalıştım..duvarlar gün oldu üstüme geldi gün oldu ferahladı.. bazen dışarıyı heves edip çıkmaya bile çalıştım fakat tırmandıkça kaydığımı farkettim.. çırpınışlarım boşaydı.. birisinin yardımıyla buradan çıkabilirdim fakat bu da imkansızdı..
ve hiç beklemediğim bi gün ''o'' geldi.. yan duvarlardan ses geldi önce.. sonra o toprağın arasından kazdığı tunelden çıkıverdi.. ''ben de yan kuyudaydım''dedi.. ''sesini duydum bağrışlarını çağırışlarını ağlama seslerini.. ve sana doğru kazmaya başladım' dedi.. zar zor kendime geldim ve cevap verdim.. '' peki burdan nasıl çıkıcaz ?'' ''bende ip var ama yarım'' dedi.. yere eğildim.. ''birisi de bana yukardan yarım ip atmıştı'' dedim.. yerden aldığım ipi gösterdim.. ona da birisi yukardan atmıştı.. adeta birlikte kurtulmamız için bi düzendi bu.. oturduk o gün ve birlikte dışarıya çıkmaya karar verdik.. hayaller kurduk.. mutlu olduk.. ikimiz de daha önce dış dünyayı görmemiştik ama birbirimize destek olabilir buna alışabilirdik.. ve dış dünyanın güzelliklerini yıllarca karanlıkta kalmış ikimizden çok hiçkimse elele tutuştuk.. birbirine bağladığımız iplerle dış dünyaya doğru yol alıyoruz..
12-Ağustos-2012
5 Temmuz 2013 Cuma
Bir Çizgi
Kulaklar çığlık çığlık bir neşeye hasret yıllardır..
Ellerde aynı boşluk
Geceler aynı karanlığı örter üstüne her gece
Her gün güneş aynı neşeyle doğmaz belki ama
Ay ve yıldızlar her gece aynı efkarında
Işıkları karanlığa bir siper
Bir girdap gibi karanlığa inat
Kurulu mahkemelerde kararlar ayn
Barışı simgeleyen beyaz bayrak
Bu sefer baruta bulanık
Kirli
Bir yangından eser kirleri ile
Kurşunlarla delik deşik
ve sadece
Bir pes edişin iniltisi gibi
Yıpranmış yorgun titrek bir el
Yara bere içinde
Her ÇİZGİ bir gözyaşı
Sıcaklığa hasret
Yapayalnız bir el
Mermilerin ardından rüzgarların estiği
Terkedilmiş bir savaş alanında yatan
Ellerde aynı boşluk
Geceler aynı karanlığı örter üstüne her gece
Her gün güneş aynı neşeyle doğmaz belki ama
Ay ve yıldızlar her gece aynı efkarında
Işıkları karanlığa bir siper
Bir girdap gibi karanlığa inat
Kurulu mahkemelerde kararlar ayn
Barışı simgeleyen beyaz bayrak
Bu sefer baruta bulanık
Kirli
Bir yangından eser kirleri ile
Kurşunlarla delik deşik
ve sadece
Bir pes edişin iniltisi gibi
Yıpranmış yorgun titrek bir el
Yara bere içinde
Her ÇİZGİ bir gözyaşı
Sıcaklığa hasret
Yapayalnız bir el
Mermilerin ardından rüzgarların estiği
Terkedilmiş bir savaş alanında yatan
30 Haziran 2013 Pazar
Bulanık Adam
Ayna karşısında
Bir bulanık adam
Kendi silületi kendinden bulanık
Göremiyor...
Göz altlarındaki çizgilerden habersiz
Yüzündeki yorgunluk ise
Aynanın arkasında saklı
Gülümsemeye çabalıyor
İçi kıpraşmadan heyecansız
Sahte gülüşünün
Aynadaki bulanık silületine bakıyor
Gözlerinden dökülen
Damlacıklar boşlukta kaybolmuş
Düşemiyor...
Bir boş bira şişesinin
Dibinde yaşanmışlıklar
Bir küllüğün içinde
Öfkeyle söndürülmüş
İsli dertler saklı
Konuşamıyor...
Demir parmaklıktan süzülen
Bahar kokusu gibi
Penceresinden içeri
Usul usul doğan güneş sızıyor
Bulanık adam perdeyi örtüyor
Karanlığa sadakati yıllar sürmüş
Güneşi bir türlü
Sevemiyor..
Oturuyor masasına bulanık adam
Elinde bir çaresiz kağıt
İçindekileri dökmek istiyor
Dertlerini
Hislerini
Sevgisini
Nefretini
Yaşamını
Üzüntülerini
Sevinçlerini
Bekliyor saatlerce kalem
Ellerindeki tek kıpırtı
Yorgunluğunun titretişi
Hislerinde boğuluyor bulanık adam
Ama kağıda bir harf bile
Yazamıyor..
15 Haziran 2013 Cumartesi
Dilden Dökülmez Her His
Buraya samimi birşeyler yazmayalı baya oldu heralde. İnsan önemsiz bir hayat yaşayıp da böyle rolünü büyütmek için birşeyler söylemeye kalkınca ne söyleyeceğini de bilemiyor heralde. Ansızın mikrofon uzatılan birinin donup kalması gibi ben de ne yazacağımı bilemedim şu an..
Demek ki cidden bahsetmem gereken hayatımda önemli bir sorunum derdim sıkıntım yok. Fakat işin aslı şu ki hayatımda (hayatımı Sikeyim) önemli birşey de yok.Önemliyi bırakın hayatımda bişey yok. Boşluk. Bomboş.
Belki de bütün sıkıntılarımı topluyorum ve boşluktayım diye kendimi kandırıyorum. Dertlerimi belki kendimden saklıyorum kim bilir. Ama bunu tüm içtenliğimle söylüyorum aylardır hiçbirşey hissetmiyorum. Acı üzüntü mutluluk sevinç şehvet aşk nefret ( aşkı Sikeyim).. Hiçbirşey hissedemiyorum.
Kendimi bazen bir budist rahip gibi görüyorum. Bütün herşeyden soyutlanmayı başarmış engin bir aydın. Herşeyden geçmiş nirvanaya ulaşmış turuncu elbiseler içinde kafası kel bir budist.. Lanet olsun bu kafamdakilere.. Rüyalarım bile öyle saçma sapan öyle mantık dışı ki. Bazen uyandığımda kendime gelmem gün boyu sürebiliyor.
Sürekli bir iyileşme sürecindeyim. Ne zaman iyileşeceğim bilmiyorum. Bir evin çatlak duvarlarını sıvayla dolduruyorum sanki ama her kapadığım çatlakla geriye kalan çatlaklar daha da gözüme batıyor.
Yaklaşık bi 10 kilo aldım. Eskiden zayıftım. Ama şimdi de amacım biraz daha kilo almak mesela.. Fiziğimi mükemmel yapmak. Dertli birisi değilim ama şimdi mutlu da değilim. Sürekli mutlu olmak için çabalıyorum ama mutluluk sanki çok uzaklarda şirinlerin yaşadığı hayali bir kasaba gibi. Ulaşabilecek miyim bilmiyorum.
Sonra insanlar insanlardan hiç olmadığım kadar uzaklaştığım bir dönemdeyim. Eskiden de uzaktım tamam kabul ediyorum. Ama etrafımda birşeyler anlattığım birşeylerini dinlediğim insanlar vardı. Birilerini sevebiliyordum birileri ilgimi çekebiliyordu veya. Artık bunların hepsi yok oldu.
Bütün dünya + 1 .. Bu formülü uyguluyorum. Artık cidden konuşmak istediğim ya da birşeyler paylaşmak istediğim yanında olmak istediğim hiçkimse ama hiçkimse kalmadı. Yalnızım derler ya. Hayır ben yalnızım. Ben en yalnızım. Benim yalnızlığım sizin yalnızlığınızı döver.. Anladınız mı ?
Ömrüm boyunca çevremde 2-3-5 insan olurdu. Hani ailem falan hariç. Sevdiğim hoşlandığım sikko birisi. Artık onları da kaldırdım. Bütün insanlıkla irtibatımı kestim. Artık hiçbir dostum hiçkimsem yok. Mutlumuyum .. En içten samimiyetimle söylüyorum eski halime göre mutluyum.
Hiçkimseyi de yanımda istemiyorum. Ben böyle gayet iyiyim. Hayatımda ne varsa kendim seçtim kendim istedim. Kader hayat bunlar palavra.. İsteseydim olurdu. Şuan istesem yine çevremde insanlar olur. Arkadaşlarım dostlarım. Ama cidden isteyemiyorum. İnsanlardan artık hoşlanmıyorum. Artık insanları mutlu etmek istemiyorum. İnsanlardan bir beklentim de olmadığına göre bu halim en iyisi.
Boş beleş insanlardan sıkıldım. Salaklardan sıkıldım. Ucuz sevinçlerden ucuz hayatlardan basitlikten sıkıldım. Bunların içinde olup da kokuya alışmaya çalışmaktansa burnumu tıkamak en iyisi.
Ve mutluyum. Yalnızım güçlüyüm ve mutluyum. Böylesi herkes için en iyisi. Kendimi bir odaya kitledim. Fakat işin şöyle bi yanı var bütün dünyayı da bu oda dışında kalan alana kitledim. Hedeflerim var hayallerim var isteklerim planlarım var. Yapmak istediklerim var.. Ve bunlara uğraşıyorum. Sadece şunu söyleyebilirim.
Herşey böyle gayet iyi.
Demek ki cidden bahsetmem gereken hayatımda önemli bir sorunum derdim sıkıntım yok. Fakat işin aslı şu ki hayatımda (hayatımı Sikeyim) önemli birşey de yok.Önemliyi bırakın hayatımda bişey yok. Boşluk. Bomboş.
Belki de bütün sıkıntılarımı topluyorum ve boşluktayım diye kendimi kandırıyorum. Dertlerimi belki kendimden saklıyorum kim bilir. Ama bunu tüm içtenliğimle söylüyorum aylardır hiçbirşey hissetmiyorum. Acı üzüntü mutluluk sevinç şehvet aşk nefret ( aşkı Sikeyim).. Hiçbirşey hissedemiyorum.
Kendimi bazen bir budist rahip gibi görüyorum. Bütün herşeyden soyutlanmayı başarmış engin bir aydın. Herşeyden geçmiş nirvanaya ulaşmış turuncu elbiseler içinde kafası kel bir budist.. Lanet olsun bu kafamdakilere.. Rüyalarım bile öyle saçma sapan öyle mantık dışı ki. Bazen uyandığımda kendime gelmem gün boyu sürebiliyor.
Sürekli bir iyileşme sürecindeyim. Ne zaman iyileşeceğim bilmiyorum. Bir evin çatlak duvarlarını sıvayla dolduruyorum sanki ama her kapadığım çatlakla geriye kalan çatlaklar daha da gözüme batıyor.
Yaklaşık bi 10 kilo aldım. Eskiden zayıftım. Ama şimdi de amacım biraz daha kilo almak mesela.. Fiziğimi mükemmel yapmak. Dertli birisi değilim ama şimdi mutlu da değilim. Sürekli mutlu olmak için çabalıyorum ama mutluluk sanki çok uzaklarda şirinlerin yaşadığı hayali bir kasaba gibi. Ulaşabilecek miyim bilmiyorum.
Sonra insanlar insanlardan hiç olmadığım kadar uzaklaştığım bir dönemdeyim. Eskiden de uzaktım tamam kabul ediyorum. Ama etrafımda birşeyler anlattığım birşeylerini dinlediğim insanlar vardı. Birilerini sevebiliyordum birileri ilgimi çekebiliyordu veya. Artık bunların hepsi yok oldu.
Bütün dünya + 1 .. Bu formülü uyguluyorum. Artık cidden konuşmak istediğim ya da birşeyler paylaşmak istediğim yanında olmak istediğim hiçkimse ama hiçkimse kalmadı. Yalnızım derler ya. Hayır ben yalnızım. Ben en yalnızım. Benim yalnızlığım sizin yalnızlığınızı döver.. Anladınız mı ?
Ömrüm boyunca çevremde 2-3-5 insan olurdu. Hani ailem falan hariç. Sevdiğim hoşlandığım sikko birisi. Artık onları da kaldırdım. Bütün insanlıkla irtibatımı kestim. Artık hiçbir dostum hiçkimsem yok. Mutlumuyum .. En içten samimiyetimle söylüyorum eski halime göre mutluyum.
Hiçkimseyi de yanımda istemiyorum. Ben böyle gayet iyiyim. Hayatımda ne varsa kendim seçtim kendim istedim. Kader hayat bunlar palavra.. İsteseydim olurdu. Şuan istesem yine çevremde insanlar olur. Arkadaşlarım dostlarım. Ama cidden isteyemiyorum. İnsanlardan artık hoşlanmıyorum. Artık insanları mutlu etmek istemiyorum. İnsanlardan bir beklentim de olmadığına göre bu halim en iyisi.
Boş beleş insanlardan sıkıldım. Salaklardan sıkıldım. Ucuz sevinçlerden ucuz hayatlardan basitlikten sıkıldım. Bunların içinde olup da kokuya alışmaya çalışmaktansa burnumu tıkamak en iyisi.
Ve mutluyum. Yalnızım güçlüyüm ve mutluyum. Böylesi herkes için en iyisi. Kendimi bir odaya kitledim. Fakat işin şöyle bi yanı var bütün dünyayı da bu oda dışında kalan alana kitledim. Hedeflerim var hayallerim var isteklerim planlarım var. Yapmak istediklerim var.. Ve bunlara uğraşıyorum. Sadece şunu söyleyebilirim.
Herşey böyle gayet iyi.
7 Haziran 2013 Cuma
Yağmur Yüklü Tren
Bir damla düşer önce gökyüzünden
Ertesi bir fırtına kopuverir
Sevincinden kuyruğunu oynatır
Bulduğu bir kuytuya tünemiş
Titreyen bir sahipsiz köpek
Gözleride yağmurun damlaları
İçi içine sığmaz..
Gözleri yere çakılı
Koca bir adam yağmurun altında
Yere düşen şekeri göz hapsinde
Sakalsız görsen sanki bir ana kuzusu
Yaşından utanmasa belki ağlar
Yağmura inat
Sesler gittikçe boğuklaşıyor
Bir babanın feryadı bile yürek dağlamaya yetmez bazen.
Böyle zamanlarda
Bazen.
Her yer boş.
En ufak bir şey bile girmez bu çantaya
Yer yok artık.
Uzaklarda bir tren garı
Raylara düşen damlalar tedirgin..
İki sevgili
Elele
Gözleri raylarda
Durun intihar etmeyin diyesim geliyor.
Ölmek için çok erken.
Ya da çok geç ne farkeder
Ölmeyin.
Gözleri dolu gibi kızın
Cebinden çıkardığı mendilde
Hatıraların ıslaklığı
Titreyen bir sahipsiz köpek
Gözleride yağmurun damlaları
İçi içine sığmaz..
Gözleri yere çakılı
Koca bir adam yağmurun altında
Yere düşen şekeri göz hapsinde
Sakalsız görsen sanki bir ana kuzusu
Yaşından utanmasa belki ağlar
Yağmura inat
Sesler gittikçe boğuklaşıyor
Bir babanın feryadı bile yürek dağlamaya yetmez bazen.
Böyle zamanlarda
Bazen.
Her yer boş.
En ufak bir şey bile girmez bu çantaya
Yer yok artık.
Uzaklarda bir tren garı
Raylara düşen damlalar tedirgin..
İki sevgili
Elele
Gözleri raylarda
Durun intihar etmeyin diyesim geliyor.
Ölmek için çok erken.
Ya da çok geç ne farkeder
Ölmeyin.
Gözleri dolu gibi kızın
Cebinden çıkardığı mendilde
Hatıraların ıslaklığı
Ben duydum
sen de duydun mu kız ölmeyelim dedi ?
Çocuğun elini tuttu
Ölmesek dedi ?
Elindek sigarasına sordu çocukta
Sigara ısrarlı..
Bir tren geliyor..
Kapkara dumanları
Gökyüzüne pelesenk
Kız ağlıyor
Çocuk arkasına bile bakmadan intihar ediyor.
Kız bakakalıyor
Nafile herşey için çok geç
Ağlıyor.. Dayanamıyor dizleri elleri ise yüzünde
Çocuk el sallıyor..
Kız gözyaşlarını siliyor..
Tren ise habersiz
Yoluna devam ediyor..
sen de duydun mu kız ölmeyelim dedi ?
Çocuğun elini tuttu
Ölmesek dedi ?
Elindek sigarasına sordu çocukta
Sigara ısrarlı..
Bir tren geliyor..
Kapkara dumanları
Gökyüzüne pelesenk
Kız ağlıyor
Çocuk arkasına bile bakmadan intihar ediyor.
Kız bakakalıyor
Nafile herşey için çok geç
Ağlıyor.. Dayanamıyor dizleri elleri ise yüzünde
Çocuk el sallıyor..
Kız gözyaşlarını siliyor..
Tren ise habersiz
Yoluna devam ediyor..
6 Haziran 2013 Perşembe
Kim bilir
Gökkuşağından çalınmış renklerle bezeli
Koca çiçek bahçesi
Renkli bir dünya hikayesi
Çocukların seslerinde çını çını masumluk
Duyuyor musun sen de
Kelebekler tedirgin
Kanatlarını çırpar gökyüzüne
Annesiz çocuklar sessiz oynar oyunlarını
Kimsecikler farketmez onları orada
Görüyor musun onları ? şurdalar..
Üstü başı pis
Cılız bir çocuğun elinde
Solmuş çiçekler var
Görüyor musun ?
Kimseye veremediğinden solmuş çiçekler
Ya kendisi gibi en solmuşları toplamışsa
Diğer mutlu çocuklar senin yanına gelmek istiyor
Baksana hep sana bakıyorlar
Ellerinde oyuncakları senle oynamak istiyorlar
İp atlasana onlarla ?
Ya da top oyna ?
Kırlarda bayırlarda koş onlarla eğlen gez.
Bak bak sana el sallıyorlar..
Bir isyanın haykırışı benim kulaklarımda
Kanın rengi siyaha çalarken
Duvarlarda sayılmış günlerin çizikleri gözükür.
Solmuş bir resimde hasret
Bir yerde bir çocuk ağlıyor.
Cılız çocuğun sesi bu
Yere düşmüş zavallım
Dizleri kan içinde kendi kalkıyor çocuk
Üstü toz içinde..
Elleri sımsıkı hala çiçeklerde
Pis kıyafetlerine kanı boca olmuş
Susuyor..
Ağlıyor sessizce..
Gözyaşlarını siliyor..
Ağladığını gördüğüme pişman
Yüzü kızarık kaçıyor
Elindeki solgun çiçeklere gözyaşlarında hapis hayaller damlıyor
Yeşeriyor belki çiçekler.
Belki göz yaşlarıyla
Belki hayallerle yeşeriyor..
Kim bilir
Duyuyor musun sen de
Kelebekler tedirgin
Kanatlarını çırpar gökyüzüne
Annesiz çocuklar sessiz oynar oyunlarını
Kimsecikler farketmez onları orada
Görüyor musun onları ? şurdalar..
Üstü başı pis
Cılız bir çocuğun elinde
Solmuş çiçekler var
Görüyor musun ?
Kimseye veremediğinden solmuş çiçekler
Ya kendisi gibi en solmuşları toplamışsa
Diğer mutlu çocuklar senin yanına gelmek istiyor
Baksana hep sana bakıyorlar
Ellerinde oyuncakları senle oynamak istiyorlar
İp atlasana onlarla ?
Ya da top oyna ?
Kırlarda bayırlarda koş onlarla eğlen gez.
Bak bak sana el sallıyorlar..
Bir isyanın haykırışı benim kulaklarımda
Kanın rengi siyaha çalarken
Duvarlarda sayılmış günlerin çizikleri gözükür.
Solmuş bir resimde hasret
Bir yerde bir çocuk ağlıyor.
Cılız çocuğun sesi bu
Yere düşmüş zavallım
Dizleri kan içinde kendi kalkıyor çocuk
Üstü toz içinde..
Elleri sımsıkı hala çiçeklerde
Pis kıyafetlerine kanı boca olmuş
Susuyor..
Ağlıyor sessizce..
Gözyaşlarını siliyor..
Ağladığını gördüğüme pişman
Yüzü kızarık kaçıyor
Elindeki solgun çiçeklere gözyaşlarında hapis hayaller damlıyor
Yeşeriyor belki çiçekler.
Belki göz yaşlarıyla
Belki hayallerle yeşeriyor..
Kim bilir
15 Şubat 2013 Cuma
Cehennemden Mektup
Demir kelepçeleri bileğimden çıkardıklarında gözüm her seferinde bileğimdeki yanık izlerine takılıyordu..
Cehennemdeki demir dünyadaki gibi eriyen cinsten değil.. Bunu buraya geldiğim ilk gün farkettim.
Zebaniler kızgın köz havuzlarına, dipsiz alev kuyularına beni her atışlarında bileğimdeki kelepçeler takılıydı.
Zincirleri kelepçelere dolayıp bileğimden astılar her seferinde.. Zincirlerimden çekip kor ateşlerde yürüttüler.
ve her seferinde bileklerim kelepçeliydi.
Günlük çekeceğim acılar tamamlandığında her seferinde yüksek bir kayaya oturur zebanilerden arakladığım sigaramı yakar biraz önce benim gibi acı çeken insanlara tanıklık ederdim..
Buraya geldiğim ilk zamanlar canımın çok acıdığını hissediyordum.. Bütün bedenim alevler içindeyken gözyaşlarım gözümden bile damlayamadan yok oluyordu. Sonraları alıştım. Herşeye alışılıyor bir süre sonra..
Ne kadar acı olursa olsun. Ne kadar dayanılmaz olursa olsun. Galiba herşeye alışıyorsun.
Kurtuluşun yok çaren yok .. İşte o zaman alışıyorsun.. Acınla devam etmeyi öğreniyorsun..
İlk zamanlar yediğim zehirli yemekler sonraları lezzetli bile gelmeye başladı.
Size mazoşistçe gelebilir ama o alev kuyularında çarmığa gerilmiş şekilde dururken bazen gülümsüyordum.
Acılardan başka birşeyiniz yoksa acılardan zevk almaya başlıyorsunuz belki de..
Belki de buradaki herkes gibi benim acımın süresinin olmayışıydı beni buna iten.
Herkesin acısının çekeceğinin bir zamanı vardı.. Fakat bana söylenmemişti. Burada ne kadar kalacağım belli değildi. Belki belliydi ama ben bilmiyordum ama bunun bir önemi yoktu.
Eğer kurtuluş için umudunuz yoksa bundan zevk almaya başlıyorsunuz. Ben buradan çıkamayacağımı anladığımda alev kuyularındayken kahkahalar atmaya başladım. Bu elbette zebanilerin canını çok sıkıyordu.
Ben güldükçe ateşimin altına kızgın kömürler atıyorlardı. Vucudumun heryeri kül olana kadar yanıyor bu acıyı heryerim yanana kadar hissediyor sonra yeniden yaratılıyor yeniden yanıyordum..
Cehennemdeki demir dünyadaki gibi eriyen cinsten değil.. Bunu buraya geldiğim ilk gün farkettim.
Zebaniler kızgın köz havuzlarına, dipsiz alev kuyularına beni her atışlarında bileğimdeki kelepçeler takılıydı.
Zincirleri kelepçelere dolayıp bileğimden astılar her seferinde.. Zincirlerimden çekip kor ateşlerde yürüttüler.
ve her seferinde bileklerim kelepçeliydi.
Buraya geldiğim ilk zamanlar canımın çok acıdığını hissediyordum.. Bütün bedenim alevler içindeyken gözyaşlarım gözümden bile damlayamadan yok oluyordu. Sonraları alıştım. Herşeye alışılıyor bir süre sonra..
Ne kadar acı olursa olsun. Ne kadar dayanılmaz olursa olsun. Galiba herşeye alışıyorsun.
Kurtuluşun yok çaren yok .. İşte o zaman alışıyorsun.. Acınla devam etmeyi öğreniyorsun..
İlk zamanlar yediğim zehirli yemekler sonraları lezzetli bile gelmeye başladı.
Size mazoşistçe gelebilir ama o alev kuyularında çarmığa gerilmiş şekilde dururken bazen gülümsüyordum.
Acılardan başka birşeyiniz yoksa acılardan zevk almaya başlıyorsunuz belki de..
Belki de buradaki herkes gibi benim acımın süresinin olmayışıydı beni buna iten.
Herkesin acısının çekeceğinin bir zamanı vardı.. Fakat bana söylenmemişti. Burada ne kadar kalacağım belli değildi. Belki belliydi ama ben bilmiyordum ama bunun bir önemi yoktu.
Eğer kurtuluş için umudunuz yoksa bundan zevk almaya başlıyorsunuz. Ben buradan çıkamayacağımı anladığımda alev kuyularındayken kahkahalar atmaya başladım. Bu elbette zebanilerin canını çok sıkıyordu.
Ben güldükçe ateşimin altına kızgın kömürler atıyorlardı. Vucudumun heryeri kül olana kadar yanıyor bu acıyı heryerim yanana kadar hissediyor sonra yeniden yaratılıyor yeniden yanıyordum..
20 Ocak 2013 Pazar
Hissizlik Hissi
Hissizlik hissi nedir bilir misin ? ;
Ağlamak isteyip de ağlayamamaktır
Sadece nefes alıp vermektir hissizlik..
Ne uyumak için, ne de uyanmak için; ne ölmek için, ne de yaşamak için geçerli bir sebep bulamamaktır..
Duygulari, üzüntuleri, burukluklari, sevinci karmakarışık bir şekilde yaşadıktan sonra; bünyede oluşan uyuşmuşluk halidir..
Hissizlik Hissi
Yaşananlar o kadar çok enerji götürmüştür ki içinden, artik gidecek bir sey kalmamistir, iki damla goz yasi bile.. Fiziksel bir hissizligi de beraberinde getirir bu durum. Kolunu kesseler sadece akacak olan kani izleyecekmişsin gibi hissedersin. tökezleyip de yere kapaklandığında üstünü başını temizlemeden, düzeltmeden, "bir yerime bir şey oldu mu?" diye merak etmeden doğrulup yoluna devam edersin.
Gülüşlerin saniyeliktir, üzüntülerin ise belki birkaç saniyelik. Arada kalan sureler ise hep bomboş
"Zaman" dersin yine. "Lanet olasıca, başımın belası zaman." her seyin çaresidir derler ya, ona inanmak için zorlarsın kendini ama sabretmek bile güç ister, emek ister. Tutunacak yer ister. Oysa sen "koy götüne" moduna bile giremezsin.
Hissizlik Hissi
Daha fazla üzülemeyeceğin bir noktaya gelmek, uçurumun kenarından atlamak icin kendini aşagı bıraktığın an, sarhoşken etraftan duyduğun seslerin yavaş yavaş uzağa kaçması gibi, ellerinin arasındakileri yere düşürmek, son lokmayi yutamamak gibi..
gözleri matlaştıran, elleri titreten bir tuhaf ruh hali, hissizlik.
sessizlik gibi, ayni..Acı denen şey öyle bir şey ki , bir noktadan sonra hissizleştiriyor insanı.
Bir zamanlar ağladığın şarkılar hiçbirşey hissettirmez..
Bir zamanlar hatırlayınca durduk yere yüzünü gülümseten anılar saçma gelir..
Bazen hiç yaşamamış gibi hissedersin kendini..
Bazen bin yıllardır yaşıyor gibisindir aynı bant kaydını..
İşte budur Hissizlik hissi..
Ben ise;
artık hiçbirşey hissedemiyorum..
ne mutluyum
ne üzgün
tam değilim birşeyler eksik
birşeyler de fazla gibi..
ne hayattayım
ne ölüyüm..
sadece şunu biliyorum
boşluktayım..
sessiz karanlık depderin bir boşluk..
hayattan bir adım geri
ölümden bir adım ileri bir yerde
boşlukta.
3 Ocak 2013 Perşembe
Kaçış
benim insanlardan saklandığım yer.. (Foto çekim : 26-12-2012) |
Benim gibi insanlar olur olmadık bir zamanda herşeyden herkesden uzaklaşmak ister. Bu his bir anda geliverir. Birilerinden birşeylerden kaçarken gittikleri yerde etrafında kimseyi istemez bu insanlar. Kendi ruhunu önüne alıp kendiyle başbaşa kalmak; kendini kendine anlatmak isterler. Yaşama çilesine bir es, ruhunu bu hale getiren saçma koşuşturmacaya bir mola verirler.. Hesaplaşırlar düşünürler hatırlarlar
Göz yaşı dökerler içleri acır bu kaçışlarda. Fakat kaçarlar. Kimse görmesin isterler. Kendi yaralarını kendileri sararlar bu saklı gizli köşelerde. Ruhundan damlayan gözyaşlarına, yine kendi ruhu mendil uzatır Susarlar.
Hiç konuşmazlar. Bazen bir şarkı anlatır olan biteni bazen bir sigara dumanı bazen bir şişe bira.
O kaçışlarda o insan kaybolur. Onu tanıyan hiçkimse onun o saatte nerde olduğundan ne yaptığından habersizdir. Dünyayla bağlantı kesilmiştir, kendisiyle yapılacak o özel randevu için.
Sessizlik insansızlık ..
Bu insanları buz gibi bir havada sahildeki bir bankta yapayalnız otururken görebilirsiniz.
Bu insanları eğlenen gülen mutlu insan topluluklarından uzakta, bir ağacın dibinde görebilirsiniz.
Onları görürseniz, siz de herkes gibi sadece uzaktan izleyin.. Bir tuhaf adam deyin içinizden ve geçin gidin yanından acıklı bir bakışla
Göz yaşı dökerler içleri acır bu kaçışlarda. Fakat kaçarlar. Kimse görmesin isterler. Kendi yaralarını kendileri sararlar bu saklı gizli köşelerde. Ruhundan damlayan gözyaşlarına, yine kendi ruhu mendil uzatır Susarlar.
Hiç konuşmazlar. Bazen bir şarkı anlatır olan biteni bazen bir sigara dumanı bazen bir şişe bira.
O kaçışlarda o insan kaybolur. Onu tanıyan hiçkimse onun o saatte nerde olduğundan ne yaptığından habersizdir. Dünyayla bağlantı kesilmiştir, kendisiyle yapılacak o özel randevu için.
Sessizlik insansızlık ..
Bu insanları buz gibi bir havada sahildeki bir bankta yapayalnız otururken görebilirsiniz.
Bu insanları eğlenen gülen mutlu insan topluluklarından uzakta, bir ağacın dibinde görebilirsiniz.
Onları görürseniz, siz de herkes gibi sadece uzaktan izleyin.. Bir tuhaf adam deyin içinizden ve geçin gidin yanından acıklı bir bakışla
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)