21 Ekim 2012 Pazar

güzel bir gün hikayesi

sessizliği bozmak istemiyorum.. gözlerim önümdeki çaybardağından göğe süzülen buhara takılmış gibi ama aklım nerelerde kim bilir.. hareketsizim..kendimi adeta dışardan izliyorum.. gözbebeklerimde en küçük bir kıpırtı yok dudaklarım büzüşmüş göz kapaklarım yarım açık.. elim çenemde.. diğer elim ise istemsizce sigara tutuyor gibi kendini boşluğa bırakıvermiş.. ne zamandır orda kendisi bile bilmiyor. ..

 bir derinden of çekiyorum.. bükük boynum dikiliyor, önüme düşmüş yağlı saçlarımı arkaya atıyorum.. çaydan bir yudum daha alıyorum.. gözüm sigara paketine ilişiyor.. elime alıp incelemeye başlıyorum.. dallar bir arada mutlu mutlu uzanmışlar.. birbir yanlarından koparıp aldığım arkadaşlarını yad ediyor, gidenlerle birbirlerine daha da sıkı sarılıp teselli arıyor gibiler.. aralarından birini daha çekip alıyorum.. farkediyorum ki aralarından eksilenler bir süre sonra onları ne kadar yanyana tutsa da aslında onları içten içten çaresizliğe mahkum ediyor.. paketten ayrılan her sigara bir boşluk açıyor.. bir süre sonra ise pakedin içi gidenlerle doluveriyor.. yazık.. belki ilk gidenler fazla farkedilmiyor .. fakat paketin içindeki bir sigara kaderini biliyor.. o paketten son arılacak olan sigara.. her giden dal en fazla ona koyuyor.. bu paket onun tiyatrosu sergilenen ise bir oyun.. ana karakter o.. ondan bir önce ayrılacak sigaraya sarılıyor her gidenle.. bir süre sonra yanlızlaşıyorlar başbaşa kalıyorlar pakette.. birbirlerine sımsıkı sarılıyorlar ama çaresizler.. önce iki yanlızdan birisi ayrılıyor paketten.. o son dalı yapayanlız bırakıp.. o son sigaraya o paket adeta mezar oluyor.. boş paketin duvarlarına çarpıyor onu aradıkça.. ve en kötüsü onun gidişine kimse üzülmüyor.. arkasında kimse yok.. yanıyor kendi kendine.. tek umudu ise o yanlızlığına eşlik eden son sigarayla aynı kültablasında buluşabilmek..

 aldığım sigara ise bunları düşünürken ellerimde can vermiş bile.. dayananamış içimden geçenlere yıkılmış.. külleri üzerime dökülmüş..

sonra birşeyler oluyor.. sessiz sessiz otururken birden bişeyler oluyor.. zaman ve mekan kavramı çoktan anlamını yitirmiş durumda.. ve 'sen' geliyorsun.. sessizlik yine aynı keskinlikte ve zihin bulandıracak seviyede.. ikimizin de çıtı çıkmıyor.. sanki ne sen beni ne de ben seni bekliyormuşum gibi.. sanki seni beklemiyormuşum gibi.. sanki seni beklememişim gibi.. sanki seni yıllardır özlemiyormuşum gibi sanki her an zihnimden geçenler sen değilmişsin gibi davranıyoruz..

 karşıma oturuyorsun.. ne yaptığını göremiyorum çünkü sana bakamıyorum.. bir duman daha alıyorum.. sana söz veriyorum şu sigara bittiğinde tüm gücümü toplayıp gözlerine bakacağım..

bu sigara neden bu kadar boğdu beni? ağır geldi..

sana bakıyorum.. ama bana bakmıyorsun.. gözlerin önünde boynun bükük değil.. derin derin dalmışsın birşeylere.. düşünüyorsun.. bana bakmazken sana uzun uzun doyasıya bakıyorum.. gözlerimle seviyorum adeta değmeden hissetmeden.. kokunu almadan.. birşey söylemeden.. umarım hissetmiyorsundur.. sonra bana bakıyorsun sen de.. bi an içimden gözlerimi kaçırmak geliyor.. yapmıyorum.. ben de bakıyorum.. uzun uzun.. sonra ağlamaklı oluyorum.. boynumu önüme büküyorum.. bilmiyorum.. dolu gözlerimle bakıyorum.. senin de gözlerin dolmuş gibi ama yüzünde minik bir gülümseme var.. ağlama dercesine masum.. gözlerim dolu gülümsüyorum.. saçma sapan bi hal alıyor yüzüm.. sen daha çok gülümsüyorsun..

 bana gülüyosun

 duruyoruz.. ikimizde duruluyoruz..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder